2010: Yolculuk İki
birbsophone
Bu gönderi, Arthur C. Clarke’ın 2. kitabı “2010: İkinci Uzay Destanı” namıdiğer “2010: Yolculuk İki"yi kapsar. İlk kitabın özetini ve yorumlarımı okumak için tıklayın.
Giriş
Bu kitap bazı eleştirdiğim noktaları düzeltmesine rağmen aynı zamanda hikayede çok daha büyük delikler ve düzensizlikler açıyor. Her ne kadar bir noktada duygularımı manipüle etmeyi başarmış olsa da, bundan çok fazlasını yaptığını ne yazık ki söyleyemeyeceğim.
Hikaye
Roman ilk kitapta da yer almış Heywood Floyd ve Dr. Dimitri Moisevitch’in aralarında, Bowman’ın kayboluşundan sonra bu sefer Satürn’ün uydusu Iapetus yerine Jüpiter sistemindeki Io’da yer alan 2. gizemli ve devasa monoliti ve aynı zamanda diğer gezegenleri araştırmak için yapılacak 2. yolculuğun planlamaları hakkında bir konuşma sürmektedir.
ABD ve Rusya, Dünya’dan uzakta yalnız kalan Discovery’i geri almak için bir yarışa girmiş durumdadır, ve Rusların bu yarışı büyük ihtimalle kazanacağı bellidir. Ama Amerikalıların ve Rusların arasındaki bürokratik savaş karşısında, Dimitri, Floyd ile sohbetinde Rusların gemisi Leonov‘a, Discovery’yi adı gibi bilen bir mühendisin mürettebata katılması tavsiyesinde bulunur. Dimitri aynı zamanda Discovery’nin Io’daki yörüngesinde sonsuza kadar kalmayabileceğini, ve Amerikalıların hesaplamalarında her zaman bir yanlışlık olabileceğini dile getirir. Kısaca sohbetlerinin önemli noktaları bu kadar.
Bu konuşmadan sonra kitap, Floyd’un denize bir akvaryum gibi camdan sınırları olan evinde devam eder. Burada kitap Floyd’un ikinci eşinden, ve vefat eden eşinin geçirdiği uçak kazasından, Floyd’un buna karşı hüznünden, sonra da Caroline’in üvey annesi olduğu iki kızından, Caroline’dan gelen henüz bebek Christopher’dan, ve Caroline’ın Floyd’a verdiği huzurdan bahseder. Bunların pek önemi yok, ama yine de not etmek isterim.
Caroline evlerini sıklıkla ziyaret eden yunuslardan birine balık atarken Floyd bir telefon çağrısı alır. Arayan Victor Millson’dır, telefondan Floyd’a gelecek çok gizli iki belgeden bahseder ve aynı zamanda Rusların nasıl Amerikalılardan önce Discovery’ye yetişeceğinden bahseder. Telefon görüşmesinden bir saat sonra mühürlü büyük bir zarf getiren bir albay, Floyd’un kapısını çalar.
İlk belge Rusların Discovery’ye nasıl önce ulaşacaklarının kanıtıdır. Rusların Kozmonot Aleksey Leonov ile gerçekleştirecekleri yolculuktan bahsedilir. İkinci belgede ise Discovery’nin Jüpiter ve Io arasındaki yörüngeden sapacağına dair toplanmış kanıtlar bulunmaktadır. Yani Dimitri iki konuda da haklı çıkmıştır. Floyd belgeleri okuduktan sonra Albay, Victor’u davet etmelerini söyler ama Floyd reddeder. Albay itiraz edemez ve yoluna döner. Albay gittikten sonra Caroline davetsiz misafirden memnuniyetsizliğini belirtir, aralarında belgelerin ne konu hakkında olduğunu Floyd’un açıkladığı bir sohbet gerçekleşir. Caroline bunların artık onun sorunu olmadığını söyleyip konuşmayı sonlandırır, ama Floyd’un kafası çoktan çelinmiştir ve aynı zamanda önceki Discovery yolculuğunda olan kazadan suçlu hissetmektedir.
Bundan sonra hikaye yine ortam değiştirir; bu sefer HAL 9000’in yapımcısı Dr. Chandra’ya. Bu Hint-Amerikan bilim adamı sosyal hayatını çoğunlukla bırakmış ve kendini yapay zekâ yapmaya adamış biridir. Discovery’ye dönmeyi planlayan Chandra, diğer yapıtı SAL 9000 ile HAL’ı nasıl yeniden diriltebileceği hakkında konuşur.
Küçük bir kişisel eklentim olarak söylemem gerekir ki evet, yine kitap sürekli ortam atlamayı seviyor. Ama bu çok devam etmeyecek. Başlangıçta, yani şu anda, ve gelecekte bir kez daha olacak.
Sonunda Floyd Leonov’un yolculuğuna katılmaya karar verir. Toplamda mürettebat 7 Rus ve 3 Amerikalıdan oluşur. Floyd’dan başka diğer 2 ABD’li, Chandra ve Walter Curnow’dur.
Kitap yolculuk zamanının gelişine atlar. Floyd kendini Cape’te bulur, yıllar önce Ay’daki Tycho monolitine yapılan yolculuktan yana ilk kez uzaya yeniden çıkışıdır. Bulundukları ortamda az önce bahsettiğim Curnow, ekibe küçük bir içki partisi sunar. Curnow canlı ve geniş bir mizahı olan, ama sonradan zekâsını kanıtlayacak, Discovery’yi tasarlayan mühendislerden biridir. Kısa bir süre sonra uzay mekiği ateşlenir. Roman, mekik fırlatılırken birden unutulan tüm dünyevi endişelerden ve özgürlük hissinden bahseder. Bu özgürlük hissini, çok daha küçük bir ölçüde de olsa, bindiğim uçaklar kalkarken ben de yaşadım. Motor gürültüsü beyindeki çokça düşünceleri arka plana atar. Devam edelim.
Gemi yukarı uçarken, ekibin kaptanı Tanya Orlova etrafı anlatır. Yakınından geçtikleri bir tropikal fırtına, Dünya’nın yakınında parlayan insan yapımı uydular, ve en önemlisi, Çinlilerin yaptığı bir “Uzay İstasyonu”. Floyd, o anda “Neyin peşindeler?” diye düşünür.
Devamında, Floyd artık kemerlerini çözüp gemide yolunu nasıl bulacağını düşünmeye başlar çünkü gemi tamamen yiyecek, içecek ve diğer kaynakların kutularıyla doludur. Bunu fark eden mürettebattan biri Max, Floyd’a yardımcı olur ve onu bir gemi turuna çıkarır. Bu turda Floyd, önceden birçok kez konuşmasına rağmen, kaptan Orlova ile ilk kez yüz yüze tanışır. Kaptan Tanya Orlova, kısa boylu, saçını kazımış, mavi gözlü bir kadındır. Gemideki alan sorunu hakkında ve normal kısa bir diyalogdan sonra Floyd turuna devam eder, aynı zamanda yer çekimsiz ortamda etrafı dolaşmaya alışır. Sonra Tanya’nın eşi Vasili ile tanıştı.
Bundan sonra Vasili ile Floyd’un bulunduğu odaya Floyd’u arayan geminin doktoru Katerina Rudenko gelir. Kendisine uyku saatinin gelişini söyler ve küçük gemiyi sonra gezebilecek zamanı olacağını belirtir. Birkaç önemsiz detaydan sonra Floyd, Chandra ve Curnow sonunda uykularına başlar.
Kitap Floyd’un uyandırıldığı zamana atlar. Ama Jüpiter’e varıldığında uyandırılması gereken Heywood Floyd, Jüpiter’e 1 ay kala Görev Kontrol’ün emri üzerine uyandırılmıştır.
Zamanda biraz ileri atlandıktan sonra Floyd’un, evine, Caroline’a ses kayıtları aracılığıyla neler olduğu anlatışı ile devam eder. Çinlilerin “uzay üssü” Tsien‘in aslında uzayda inşa edilen bir mekik olduğunu anlar Ruslar, yani ABD-Rus kapışmasının arasındaki gizli rakip yarışı kazanacaktır.
Rus gemisindeki mürettebatın yapabileceği tek şey izlemek olur, Çinlileri Jüpiter yörüngesinde izlerler ama öngörülmeyecek bir şekilde, Tsien gemisi Europa’ya konar. Bunun sebebini ancak o zaman anlayabilirler: Europa’da su, yani yakıt var.
Kısa bir süre sonra Floyd bu sefer normal uykusundan sarsılarak uyandırılır, Tsien gemisinin başı derttedir, sinyali kesilmiş durumdadır. Leonov iletişim kurmaya çalışır ve Tsien’in üyelerinden birinin Dr. Floyd’a hitap ettiği duyulur.
İletişimi giysi telsizinden kuran Profesör Chang, Floyd ile tanıştığı konferanstan kendini tanıtır ve Dünya’ya şu mesajı iletmelerini söyler: “Europa’da yaşam var”. Bundan sonra ışığa hassas tanınmayan bir canlının nasıl Tsien’i ve mürettebatın geri kalanını yok ettiğini, ve Europa’nın buz altındaki suyuna dönüşünü anlatır.
Leonov önceden Discovery’nin yaptığı numaraya benzer bir şekilde Jüpiter’in yörüngesine girdiler. Bu yörüngedeki dönüş sayesinde Discovery’ye ulaşırlar.
Artık Jüpiter’e varıldığı için Chandra ve Curnow’un uyandırılma vakitleri de gelmişti.
Discovery’ye ulaşıldığında Walter ve Max keşif için uzaya çıkar ve Discovery’ye girer. Geminin yakıtının büyük bir kısmının amonyak oluşu sayesinde eve dönüş için yeterince kaynağı vardı, ama bazı tamirlerin yapılması gerekiyordu ve bozuk yiyecekler mekiğin hava kalitesini çok düşürmüştü. Yiyeceklerin bu ortamda bozulma sebeplerini ise Io’daki patlamalardan kaynaklanan ortam ısısının sürekli değişmesi olarak betimleniyor.
Aynı zamanda Discovery’de anıları silinen bir HAL 9000 bulunmaktaydı. Ekip, onu yeniden etkinleştirmeden, Chandra’nın haberi olmadan, Floyd ve Curnow HAL’ı tek bir düğmeyle durdurabilecek bir aparat yaptı. Öbür gün Chandra HAL’ı etkinleştirdi. Doğal olarak, HAL temel bilgileri dışında hiçbir şeyi hatırlamıyordu.
Bundan sonra kitap yine Floyd’un Caroline’a ilettirdiği ses kayıtları formunda anlatır; ilkin Discovery’nin keşfettiği 2. monoliti, yeni ismiyle Büyük Birader’i. Ya da Rusların kendi verdikleri isimle, “muamma” anlamına gelen Zagadka‘yı. Discovery’deki bildikleri kayıttan yeni herhangi bir şeyi keşfedemediklerini de belirtir Floyd.
Devam ederek, ekibin sibernetik uzmanı ve geminin kontrolü ile sorumlu Nikolay Temovsky ve Chandra HAL’ı olgun haline geri döndürmek için bir terapi sürecine başlar. Ekibin geri kalanı da monolite yaklaşır, ve uzaktan gözlemlemeye ve testler yürütmeye başlar.
Sonrasında roman küçük bir ara verip astronotların boş zamanlarını nasıl geçirdiklerini betimler. Bunlar çoğunlukla kişisel düşüncelerini paylaştıkları toplantılar ve kendi hikayelerini sundukları küçük oyunlardan oluşmaktadır. Aynı zamanda Amerikalıların Rusça, Rusların da İngilizce konuşmaya alışmalarını ve fark etmeden anadilleri gibi konuşmaya başladıklarını anlatır.
Devamında kitap birden perspektif değiştirir; önceki kitabın ucunu açık bıraktığı David Bowman’a. Ne yazık ki yazar, önceki kitabın sonunda “Dünya’ya ne oldu, ne olacak?” sorusunu hayal kırıklığıyla “Ciddi bir şey değil.” şeklinde devam ettiriyor.
İlk kitabın sonunda “Dünyanın hâkimi olsa da ne yapacağından emin değildi. Yine de bir şeyler düşünecekti” dedikten sonra bir şeyler düşünmemesi hoş değil. Dave’in Dünya’ya geri dönüp yaptığı tek şey önceki çocukluk anılarını gözetlemek oluyor.
Sonra birden Dave’in değişik bir tür huzurevinde bulunan Jessie Bowman’a geçiyor. Değişik bir huzurevi, çünkü içerisindeki hizmetçiler hologramlar ve bunu tek fark eden Jessie Bowman olur.
Bu ayrıntıdan bahsediyorum çünkü bu kadar gereksiz bir detay sadece Mehmet Rauf’un Eylül kitabındaki gibi tanzimat dönemi kitaplarında bulunuyor.
Sonra Dave ergenlik dönemindeki bir kız arkadaşını yeniden ziyaret ediyor ve onunla konuşuyor. Bir insanla insanüstünün konuşabileceği kadar, tabii. Yine ihtiyaç duyulmayan bir detay.
Dave Güneş Sistemini keşfetmeye devam eder. Aynı zamanda kendi varlığını da yavaş yavaş anlamaya çalışır, kendisinden üstün ve kavranılmaz biliçlerin onu bir alet olarak kullanışını. Europa’daki yaşam ve ekosistemi izler, donmuş dünyanın altında çok hassas şartlar içinde bulunabilen bir yaşam ve döngü keşfeder.
Bowman devam eder ve bu sefer Jüpiter’in yaşam döngüsünü bulur. Jüpiter’in yapısının köpüğe benzeyen dağlarını gezen bulut şeklindeki yaratıklar barınır. Dave bunların çok zayıf olduklarını ve içgüdü üzerine hareket ettiklerini ve asla tam zekâya sahip olamayacaklarını anlar. Sonra Jüpiter’in çekirdeğine doğru yol alır ve çekirdeğinin tamamen elmastan oluştuğunu keşfeder.
Bu noktada kitap yine kısa bir ara verir ve Floyd’un üzüntüsüne değinir: Floyd’un korktuğu şey başına gelmiştir ve Caroline, Floyd’dan uzakta geçirdiği süreden dolayı ona karşı aşkı söner.
Devamında perspektif Dave’e geri döner. David, gerçekleştirdiği planda Leonov’daki ekibin zarar görmemesi, kendisinin uyarabilmesi için bir nevi yalvarır.
Maddenin ötesinde olan Bowman, birden ortaya çıkmaması gerektiğini bildiği için ekibi uyarmak amacıyla Discovery’ye girmeyi hedefler ve HAL’a kapıyı açmasını söyler. HAL reddeder, Dave zorla girer.
O anda Dave birden HAL’ı öldürürken olanları hatırlar. Ama bu öyle bir şekilde yazılmıştı ki, şimdiki zamandan geçmişe o kadar ani bir atlayıştı ki bir anlığına HAL’ı yeniden öldürdüğünü zannetmiştim.
Devam edelim. Gece vardiyasında olan Floyd gemideki değişikliği fark edip HAL ile konuşur. HAL daha sonra kendisine bir mesaj geldiğini söyler. Mesajın içindekiler bir uyarıydı ve on beş gün içinde bulundukları yeri terk etmeleri gerektiğini söylüyordu. Floyd bunun bir şaka olduğunu düşünür. Aynı zamanda fırlatma penceresi (doğru zaman) açılmadan yakıtlarının da yetmeyeceğini yazar. Dave yine de gitmeleri gerektiğini söyler. Kaydedenin kim olduğunu soran Floyd, kayıt edilmediği cevabını alır. Kiminle konuştuğunu sorunca aldığı cevaba hiç inanmayan Floyd kanıt ister. Dave arkasına bakmasını söyler ve David’in yüzüne ve figürünün bir kısmına sahip olan tozdan bir Bowman ortaya çıkar. Floyd şaşırır, şüpheleri yok olur, kafasında cevap alamayacağı bir sürü soru oluşur. 15 gün uyarısını bir daha verdikten sonra David vedasını sunup kaybolur.
Floyd, diğer gün ekibe olanları anlatır. Doğal olarak mürettebat şüphe ile yaklaşır. Artık tüm gemide bir gerginlik havası ve şüphe bulunur.
Önceden bahsettiğim Bowman’ın annesinin değişik davranışları ve sonradan vefatı ve David’in kız arkadaşının yaşadığı olayların dedikodusu Leonov’a kadar destekleyici kanıtlar olarak ulaşır. Bunun saçma olduğunu düşünüyorum; kaybolacak veya kimsenin dahi fark etmeyeceği hikayeler bunlar. Ama bahsetmeğe değer yine de.
Mürettebat son bir efor olarak monolite olabildiğince ölçme cihazları takar. Aynı zamanda şüphe olmasına rağmen erken bir geri dönüş durumunda planlar yapılmaya başlar.
Bu plan hala yakıtı olan Discovery’i Leonov’a bağlayıp, ilk uzay gemisi ile ikincisini hızlandırıp sonra Jüpiter’in yörüngesinde bırakmak üzerine kuruludur. Ama kaptan Orlova hala plana karşıdır ve pencere açılana kadar hareket etmeyi reddeder. Bu noktada Floyd sadece Tanya’nın inanmasını sağlayabilecek bir mucize beklentisindeydi.
Ve bu mucize gerçekleşir. Floyd, Io’daki patlamaları gözlemlerken, bir eksiklik fark eder. Bunu doğrulamak için diğer geminin nöbetçisi Sasha’yı arar ve ne dediğini yazıyorum: “Evrenin bu kısmı için olağandışı bir şey yok. Io işini yapıyor. Jüpiter. Yıldızlar. Aman Tanrım!”
Üç milyon yıl sonra Zagadka ortadan kaybolmuştu. Tüm mürettebat acil bir toplantıya araya gelir. Artık Tanya tabii ki ikna olmuş durumda bulunur.
Başta kurulan plan uygulanmaya karar verilir. HAL’ın sadece emirlere uyan bir doğası olması gereği, yine bir sorun çıkacağı endişesi mevcuttur.
Bu son kaçış periyodu genel hikayeyi ne kadar eleştirsem dahi heyecan verici bir kısım. Ama benim anlatış tarzım bu heyecanı aktarmaya uygun değil, bu yüzden okurun kitabı okumasını tavsiye ederim.
HAL yeni planı kabul eder. Geri sayım yapılır ve Discovery, sırtında Leonov ile birlikte son uçuşunu yapar. Bu uçuş gerçekleşirken Görev Kontrol’den bir istek gelir: Jüpiter’de simsiyah bir leke ortaya çıkmıştır. Mükemmel bir daire şeklindedir ama kenarları bulanıktır. Gözle görülebilir bir şekilde ve hızla büyümektedir.
Bu “Büyük Kara Leke” milyonlarca küçücük noktadan oluşmuşlardı ve kenarlara doğru grileşiyordu.
Kitap HAL’dan devam edip, yine yapay zekânın felsefi açıdan düşünüp düşünmediğine değiniyordu. Önceki gönderimdeki konulara değiniyor. Bunlara küçük bir açıklama getirdiği için mutluyum. Ve evet, HAL gerçek bir yapay zekâ örneği. Yani kendisi düşünebiliyor. Aynı zamanda kitap HAL’ın yakında gelen büyük yalnızlığa değiniyor. Curnow HAL’ın kritik noktada bir hata vermesine karşın eli kumandasında. Ama kimsenin bilmediği şey ise Chandra’nın çoktan kumandanın bağlantısını koparmış olması.
Devam ederek, ekip kara lekenin ne olduğunun birden farkına varırlar. Bu kara leke aslında Jüpiter’e ışınlanan Zagadka’nın kendisini birden çoğaltmasıyla oluşan bir lekeydi. Gri noktalar büyümekte olan yeni Zagakdiydi Hepsi eşit boy ve ebatlardaydı.
Son bir korku anı olarak HAL ekibi kalıp incelemesi için ikna etmeye çalışır. Ama Chandra HAL’ın inadına rağmen reddeder ve ekip, Leonov ile Discovery’nin bağlantılarını sonunda keser. Normalde olması gereken plan ile, HAL, Jüpiter hakkında bilgi toplamaya devam edecekti.
Leonov bu sefer yine Discovery gibi Jüpiter’in yörüngesini kullanarak Dünya yönünde ivmelenir, ve yoluna devam eder.
David HAL’ı yeniden ziyaret eder. Onun aracılığıyla Dünya’ya uzun bir süreliğine son bir mesaj gönderir. Ve sonra, David, HAL’ın bilincini kendisiyle bir eder. Önceki kitapta bilinmeyen yaratığın David’in bilinciyle bir olmasına benzer bir şekilde.
Devamında, artık tamamen kapkaranlık ve monolitlerle kaplı Jüpiter’e beklenmedik bir olay olur, Jüpiter devasa bir patlama yaşar, bir güneşe dönüşür. Europa’nın da artık kendine ait bir güneşi vardır.
Kitaba uygun bir sırayla anlattığım için şimdi HAL’ın Dünya’ya gönderdiği mesajdan bahsedeceğim:
“TÜM BU DÜNYALAR SİZİNDİR, EUROPA HARİÇ. ORAYA İNİŞ YAPMAYA KALKIŞMAYIN.”
Sonradan bu yeni bir Güneş olmuş Jüpiter’e isim verilir, Lucifer.
Bundan sonra Floyd, dönüş yolculuğu için tekrardan uzun süreli uykusuna yatar.
Kitap bitişi Europalıların gelişimiyle sonlandırır. Europalılar bilinç geliştirir, keşiflere başlar, yaşamlarına kendi amaçlarını yerleştirmeye başlarlar. Mekiklerin yaktığı yakıt olduklarını bilmedikleri şiddetli ışıkların neden onlara gelmediklerini merak ederler. Ve kitap burada biter.
Özet olup olmadığına emin olduğumu söyleyemem, yanlışlıkla elim kayıp tüm kitabı yazmış gibi hissettim. Ama artık yorumlarımı ve düşüncelerimi sunabilirim:
Eleştiri
-
Önceden de bahsettiğim gibi tanrısallığın bilim kurguda pek yeri yok. Bu pek de önemli değil ama not etmeliyim.
-
İstikrarsız: Bana göre, İkinci Yolculuk’un en hayal kırıklığına uğratan tarafı birden değişen hikaye unsurları. Önceki kitabın sonundaki açık uçlu “Dave’in neler yapabileceğini bir bilsen..!“in bir sonuç almaması gibi tatsız, ve hikayede büyük etken olan unsurlar mevcut.
-
Önemini hızlıca kaybeden anlamsız karakterler: Dr. Dimitri, Victor, Christopher, ve hala ismini karıştırdığım Caroline gibi, hikayede ya bir kez ortaya çıkıp sonra yok olan, ya da gerçek bir etkisi olmayan karakterlerin çokluğu hikayeyi gereksiz yere bir balon gibi şişiriyor.
-
Masif bir hikâye aracı: Öncelikle bir hikâye aracının tanımı; Tek amacı hikâyenin ilerlemesini sağlayan nesne veya karakter olduğunu söyleyeyim. Buradaki hikâye aracı ise eskiden Jüpiter olan Lucifer. Bu yeni Güneş’in hikâyenin veya yaratıkların amaçlarına pek de bir katkısı olmayan ve sadece hikâyede şok unsuru ve ekstra bir ilerleme katan bir yıldız olmaktan ibâret.
Beğendiğim Unsurlar
-
HAL’ın yapısı ve doğasını açıklaması daha net ve belirgin.
-
Teknik açıdan ilk kitaptan alıntılarına rağmen fazlasıyla etkileyici, örneğin çoğalan monolitlerin bir von Neumann makinesi oluşları gibi. Von Neumann makineleri elde ettikleri kaynaklardan kendilerini yeniden oluşturabilecek makinelerdir. Mitoz bölünme gibi biraz.
-
Romanın betimlemeleri yine fazlasıyla güzel ve detaylı. İlkinden bir eksiği yok.
Sonuç
Bu kitabı daha da sevebilmek isterdim ama bazı kötü tercihler sonucunda hikayede eksiklikler var. 6/10.